Son dönemlerde artan çatışmalar, Orta Doğu’da insani durumu her geçen gün daha da kritik bir hale getiriyor. 27 Ekim 2023 tarihinde, İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde bulunan Filistin-Türkiye Dostluk Hastanesi'ni hedef alarak, saldırının uluslararası yankılarını artırdı. Bu saldırının peşinden yaşanan gelişmeler, savaşın seyrini etkileyebilecek nitelikte. Hastanenin bombalanması, sadece bir sağlık kuruluşunu değil, aynı zamanda bölgedeki insani yardım çabalarını da riske atmış durumda. Bu yazımızda, saldırının detaylarını, hastanenin geçmişini ve bölgedeki insani durumun güncel durumunu ele alacağız.
Filistin-Türkiye Dostluk Hastanesi, 2018 yılında Türkiye ve Filistin ortaklığıyla kurulmuş bir sağlık kurumu olarak dikkat çekiyor. Hastane, bölgedeki sağlık hizmetlerinin yetersiz olduğu bir dönemde, yerel halka önemli bir sağlık desteği sağlamayı amaçladı. Onkoloji, pediatri, acil servis gibi birçok alanda hizmet veren hastane, Filistinli siviller için hayati bir önem taşımaktadır. Özellikle son yıllarda, Gazze'deki sağlık sisteminin yetersizliği göz önüne alındığında, bu hastanenin varlığı daha da anlam kazanıyor. Hastane, Türkiye’nin çeşitli yardım kuruluşları aracılığıyla sağladığı desteklerle, bölgedeki birçok hastanın yaşamını kurtardı ve hayat kalitesini artırdı.
27 Ekim 2023 tarihinde gerçekleşen saldırıda, hastanenin çeşitli bölümlerinin hedef alındığı bildirildi. Saldırı sonucu, hastanedeki acil tedavi biriminde ciddi hasar meydana geldiği ve yaralıların tahliye edilmek zorunda kaldığı kaydedildi. Uluslararası insan hakları örgütleri, hastanelere yönelik bu tür saldırıların savaş suçlarını oluşturduğunu belirtiyor. Saldırının ardından hastanenin durumu ile ilgili detaylı bir rapor hazırlamak üzere bölgeye çeşitli sağlık ve yardım kuruluşları gönderildi. Bu durum, bölgedeki insani krizin boyutlarını gözler önüne seriyor. Saldırının ardından Türkiye, uluslararası kamuoyuna çağrıda bulunarak, bu tür saldırıların bir an önce durdurulması gerektiğini vurguladı.
Ayrıca, hastane yetkilileri, yaptığı açıklamalarda zarar gören hastaların tedavi sürecinin sekteye uğradığını belirtti. Saldırının tamamen kasten yapıldığına ve sivil halkın büyük bir tehdit altında bulunduğuna dikkat çekildi. Birçok sivil hasta, bombardıman nedeniyle tedavi edilmek üzere başka hastanelere sevk edildi. Ancak bu hastaneler de bombardmanlara hedef olmaktan kurtulamadı. Sağlık hizmetlerinin aksaması, bölgedeki ölüm oranlarını artırırken, sivillerin savunmasızlığı da daha belirgin hale geliyor.
Bu saldırılar ışığında dünya genelinde tepkiler çığ gibi büyüyor. Birçok ülke ve uluslararası organizasyon, İsrail hükümetine karşı sert açıklamalar yaparak, sivil hedeflerin korunması gerektiğini savundu. Birleşmiş Milletler (BM), durumu ele almak üzere acil toplantılar düzenleme kararı aldı. Bu toplantılarda, savaşın getirdiği insani kriz ve acil yardım gereksinimi masaya yatırılacak. Ayrıca uluslararası toplumun, savaş alanındaki hasta ve yaralıların korunması için daha aktif bir rol alması gerektiği vurgulanıyor.
Filistin-Türkiye Dostluk Hastanesi, bölgedeki sağlık sistemine önemli katkılar sunan bir yapı olarak gelecekte de büyük bir önem taşıyor. Saldırı sonrası yeniden yapılanma süreci, hastanenin tekrar etkin bir şekilde hizmet verebilmesi açısından kritik bir aşama olarak öne çıkıyor. Türkiye, hastanenin onarım süreci için gerekli destekleri sağlamayı taahhüt ettiğini belirtti. Bu durum, uluslararası toplumun bölgedeki insani duruma ne denli önem verdiğini gösteriyor.
Sonuç olarak, Filistin-Türkiye Dostluk Hastanesi'ne yapılan bu saldırı, sadece bir sağlık kurumu için değil, aynı zamanda bölgedeki insani durumu da etkileyecek bir gelişme olarak kayda geçti. Savaşın yıkıcı etkileri, sivillerin yaşamını tehdit ederken, uluslararası toplum da bu konuda ne kadar duyarlı olacağını göstermeye çalışıyor. Şimdi gözler, gelecekte yapılacak olan uluslararası görüşmelere ve bu görüşmelerin sağlıklı bir sonuç doğurup doğurmayacağına çevrildi.